12 Aralık 2009 Cumartesi

SENSİZLİK


Sensizliğin ötesini gördüm varmı bundan gerisi...İnan sensizlik bile yıkamadıysa beni bundan sonra yıkamaz hayatın kendisi kalan beni...


Bakınca her fotoğrafına
Dudaklarım mühürleniyor
Düşünmeden yazar şu hayat acı sonları
Duvarları yosunla dolu
Gönül yine derin yaralı
Kader değil insan acıtır canı





Ne yıldızlar yanar
Yokluğun kör karanlık
Ne de bu gün doğar
Sensizlik benle yaşlanmış en büyük acı
İnan değişmez yerin bende aynı
Ne yağmurlar diner
Gönlümde her bir hücre
Bana seni diler
Sensizlik benle yaşlanmış en büyük acı
İnan değişmez yerin bende aynı
alıntı

ses ver sesime...

seni kendi doğurduğum güneşimde yitirdim
tüm seslenişlerim sana bak
görüyor musun
yavaş yavaş azalan sesimi de
duyuyor musun
sabahım seninle doğdu
seninle bitti gecelerim
sende sevdiğim gibi seviyormusun
düşümdesin yine bak
kaçamadığım
kaçmak diyorum da sensiz olamadığım
bizzat hayatla kendimi oyaladığım
ben de kalan yaranı
görüyor musun???????

esra boyoğlu

GİDENE DUR DİYEMEM

Gidene kal demeyeceksin...
Gidene kal demek zavallılara,
Kalana git demek terbiyesizlere,
Dönmeyene dön demek acizlere,
Hak edene git demek asillere yakışır.
Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme, yoksa degersiz olan hep sen
olursun...
Düsün....
Kim üzebilir seni senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni,sen hazır değilsen?
Kim yıkar, yıpratır seni sen izin vermezsen?
Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
Herşey sende başlar, sende biter...
Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yaşama
sevgisini...
Hep hatırla:

AMA SEN SUSTUN...

Biliyorum, çok şey söyleyecektin bana. Bunu da çok istiyordun. Hayatının sırlarına ortak edecektin beni. Kendini anlatacaktın. Özlemlerinden, beklentilerinden, yaşantından, meraklarından, beğenilerinden, umutlarından söz edecektin bana...
Ama sen sustun...

Sen anlatacaktın, ben dinleyecektim. Gözlerim gözlerinde, hiç bıkmayan bir
dinleyici olacaktım karşında. Ne kadar konuşursan o kadar mutlu olacaktım. Ağzından çıkan her cümleyi beynime kazıyacaktım ve sonsuza kadar çıkmayacaktı
oradan o sözlerin...
Ama sen sustun...

En sevdiğim şarkıyı söyleyecektin, ben sana eşlik edecektim. Şerefime kalkan kadehine gülümseyerek bakacaktım. Önce “rakı şişesinde balık olacaktık”, sonrasında, her şerefe kalkan kadehte “Ümit Yaşar”ı anacaktık.

“Şiirim senin ağzında dualaşır
Ses ahenk olur söz manalaşır
Aşığım diyerek hor görme beni
Seni seven ölmez evliyalaşır.”

Ama sen sustun...

Hayallerini anlatacaktın bana. Bense anlattığın her hayalinin baş rolünde olacaktım. Yağmur yağacaktı, senin şemsiyeni saklayacaktım, koşacaktın peşimden.
Yakalayınca beni sırılsıklam sarılacaktın. “Gidelim buralardan” diyecektin, git git bitmeyecekti çıktığımız yollar...
Ama sen sustun...

Bana sevdalarını anlatacaktın, yüreğim heyecanla çarpacaktı. Bir sevgiliye sunuş gibi sözcüklerin kalbime işleyecekti. Konuşsaydın sözcüklerine sarılacaktım. Gözlerimi kapatıp ısını pervasızca hissedecektim tenimde. Kokunla sarhoş olacaktım...
Ama sen sustun...

Kelimeler tutuldu sende. Ben de gözlerinle konuştum. Daldım sonsuz derinliğine.
O derinliklerde sakladığın her ne varsa çıkardım gün ışığına. Utandın, kaçtın,
saklandın ama ilk kez inatçılığımla gurur duyum.Tutuldu kelimeler belki sende
ama, gözlerin konuştu benimle. Sen sustun, gözlerin açtı ruhunu bana.

Ama konuşsaydın, bir de konuşsaydın, ah konuşsaydın... Amaçsızca çıktığı seferlerden yorulmuş köhne bir tekne olurdum kıyılarında ben...


AMA SEN SUSTUN...

Alıntı

8 Kasım 2009 Pazar

Edward anlatıyor!

Midnight Sun'dan alıntı

Bu, günün uyuyabilmeyi dilediğim zamanıydı.
Lise.
Ya da doğru sözcük Araf mıydı? Eğer günahlarımı telafi etmenin bir yolu
olsaydı, bu bir ölçütte çeteleye yazılmalıydı. Can sıkıntısı alışabildiğim bir şey değildi;
her gün inanılmaz derecede, bir öncekinden daha tekdüze geliyordu.
Sanırım benim uyuma biçimim buydu – eğer uyku aktif dönemler arasındaki
hareketsiz durum olarak tanımlanırsa.
Kafeteryanın uzak köşesindeki alçıdan geçen çatlaklara, orada olmayan
şekiller hayal ederek baktım. Bu, kafamın içinde fışkıran, bir nehir gibi çağıldayan
sesleri bastırmanın tek yoluydu.
Bu seslerden birkaç yüz tanesini sıkıntı yüzünden duymazdan geliyordum.
Konu insan zihnine gelince, hepsini daha önceden duymuştum. Bugün bütün
düşünceler, buradaki küçük öğrenci grubuna eklenen yeni kişiyle ilgili gülünç bir
heyecanla doluydu. Hepsinde ilgi uyandırmak çok kısa zaman almıştı. Yeni yüzü her
açıdan düşünce üzerine düşüncede görmüştüm. Sadece sıradan bir insan kızı.
Gelişinden doğan coşku bıktırıcı şekilde tahmin edilebilirdi – bir çocuğa parlak bir
cisim göstermek gibi. Koyuna benzeyen erkeklerin yarısı şimdiden kendilerini ona
aşık olarak hayal ediyorlardı, sırf bakılacak yeni bir şey olduğu için. Onları bastırmak
için daha çok uğraştım.
Sadece dört sesi tiksindiğim için değil, nezaketten engelliyordum: yanlarında
olduğum zamanlardaki mahremiyet yoksunluğuna alışan ve bununla ilgili artık pek
düşünmeyen ailem, iki kız ve iki erkek kardeşim. Onlara verebildiğim kadar gizlilik
veriyordum. Eğer yapabilirsem dinlememeye çalışıyordum.
Denediğim halde, yine de… biliyordum.
Rosalie’nin aklında, her zamanki gibi, kendisi vardı. Birilerinin bardaklarında
profilinin görüntüsünü yakalamıştı ve mükemmelliği üzerine düşünüyordu. Onun
zihni birkaç sürprizi olan sığ bir göletti.
Emmett dün gece Jasper’a karşı kaybettiği güreş maçı yüzünden
köpürüyordu. Rövanş ayarlamak için okulun bitimini getirmek, sınırlı olan bütün
sabrını alacaktı. Emmett’in düşüncelerini dinlerken kendimi hiçbir zaman davetsiz
misafir gibi hissetmezdim, çünkü asla sesli söylemeyeceği ya da eyleme
geçirmeyeceği bir şey düşünmezdi. Muhtemelen diğerlerinin aklını okumaktan
suçluluk duymamın sebebi, orada benim duymamı istemeyecekleri şeyler olduğunu
bilmemdi. Eğer Rosalie’nin zihni sığ bir göletse, Emmett’inki de cam berraklığında,
karartısız bir göldü.

İnandıramaz Aynam Yaşlandığıma Beni

İnandıramaz aynam yaşlandığıma beni.
Değil mi ki doğduğunuz aynı gün gençlikle sen;
Ama örtünce vaktin kırışıkları seni
Medet umarım ömrüm bitsin diye ecelden.
Varlığına o eşsiz güzelliği giysen de
Gönlümün urbasından başka şey giyemezsin.
Yüreğim sende çarpar, yüreğin çarpar bende:
Demek ki bana göre yaşlısın diyemezsin.
Onun için, sevgilim, kendine bakman gerek,
Nasıl ki ben bir hiçim bakmak dururken sana,
Yüreğin bende diye üstüne titreyerek
Olmuşum yavrusunu esirgeyen bir ana.
Gönlüne bel bağlama gönlümü yok edersen,
Geri almak yok diye onu verdin bana sen.

1564.......

William Shakespeare

Benim Günahım Aşktır

Benim günahım aşktır, senin erdemin nefret:
Sevgi günahtır diye günahımdan nefret bu.
Gel, kendi durumunu benimkine kıyas et,
Görürsün siteminin ne haksız olduğunu.
Haklıysa da, o sözler kızıl süsünü bozan
Ve benimkiler kadar bol sahte aşk senedi
Düzüp başkalarının yataklarını talan
Eden dudaklarından işitilmemeliydi.
Seni sevmem yasaldır; bak, seviyorsun sen de:
Gözüm sırf sana düşkün, senin gözün onlara;
Merhamet yüreğinde kök salıp boy versin de
Acımanla hak kazan sana acınanlara.
Aramağa kalkarsan kendi gizlediğini
Senin kendi örneğin yoksun bırakır seni.

1564.........

William Shakespeare

Çekilmez Bir Adam...

Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz, aksi, lanet
Bir bakıyorsun ki ana avrat söver gibi
Azgın bir hayvan döver gibi
O gün çalışıyorum
Sonra birde bakıyorsun ki
Ağzımda sönük bir cigara gibi tembel bir türkü
Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün
Ve beni çileden çıkarıyor büsbütün
Kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet
Çekilmez bir adam oldum yine

Uykusuz, aksi, lanet
Yine her seferki gibi haksızım
Sebep yok olması da imkansız
Bu yaptığım iş ayıp rezalet
Fakat elimde değil
Seni kıskanıyorum.

Nazım Hikmet Ran

Unut Dedi Hatıram

Yoklugunda insa etigim o hayali
Bir anlik ofkeyle yerle bir ettim
Agir bir bilanco hayatta kalan yok
Pismanlik duygusu kendimi ihbar ettim
Ifsa et! Sucluyum saklamak sonucsuz
Yahut infaz et varligim luzumsuz
Yaranmak imkansiz agzinla kus tut
Alti yil devamli gittim kanat notum sorumsuz!
Bir hayale adanmis yarim bir oykuyuz
Arar ve sorarlar yokuz ki surgunuz
Hangimiz ters hangimiz duz hangimiz yaz hangimiz guz
Mechul bir dortluyuz
En degerli armagan ask hayatta gordugum
Garip bir hediye kurdelasi kordugum
Bogustugum ilmik cozulmez niyetli
Bu bosluk yasantima ilk okuldan megilli
Benim samimi dostum kafamdaki duygularim
Malesef munferitim onlarinda cani sikkin
Asina degildim luzumsuz kinaye
Abiyane bi tabir hep ayni terane
Bir birine surtecek iki liram yok cebimde
Hayatla inatlastim hayalimin pesinde
O halde musade vakur bir ifade
Laedriyi mahlas dervis-i virane




Dayan bu badireler de geçici bak inan
Uzatma git beni unut dedi hatıram
Bak haline yerle bir oldun oyun değil yaşam
Ne seyrine ne keyfine ve de rengine kan.

Savas

Oncelerden kararliydim buyuyecektim cocuk yasta
Hediye yaptim kendime ve postaladim yillara
Icini actim baksin karsimdaydi sluetim
Gorulmez bir kaza dostum buyumusum galiba
Birikimlerim yazdiklarimdan ibaret bilinmeli
Sayfalarda mutluluk varsa yanlis silinmeli
Biz hayatin iscisi dost elimizde emeklerle
Arayarak bulursun elbet durustlugu yureklerde
Kapkaranlik bir oda icinde los lamba
Kagit ustunde kalem koltugun ustunde ben
Cocuklar yaziyorum ya kizarsaniz yeniden
Dostlar uzmeyin zaten gonulde var cilem
Benim bildigim hersey yanlis hayatta lakin
Seninde gordugun uzere bulmaliyiz dogruyu canim bu yasamda
Neydi dogru neydi yanlis? derken ellerimde kaldi cok soru
Cevaplari yok herseye saskin
Bak yakala beni ve cumlelerimi kat hayatina
Derinlik uzmanindan yazilmis bir not sana
Goruyorum ruyalarimda tum gercek dostlari
Yitiriyorlar saygilarini ben sarki yapmadikca


Dayan bu badireler de geçici bak inan
Uzatma git beni unut dedi hatıram
Bak haline yerle bir oldun oyun değil yaşam
Ne seyrine ne keyfine ve de rengine kan.

Kimisinin ne keyfine ne rengine kan delikanlı
Ben de büyüdüm ve küçülmek istiyorum an be an
Ah istemekle olsaydıher istek
Ve yerine gelseydi içinden geçen dilek
Tadından tuz biber çalınırdı hayatın koca bebek
Gel geçelim konunun en hakiki merkezine
Ve akşa dalalım raksa geçelim
Kendimize güvenli bir yol seçelim
Bulana kadar toprak eşelim bir gün sende ağlayacaksın be neşelim
Senin baktıkların senin battıklarındır.
Neye meyil ettiysen ona doğru yollanırsın.
Gönül kuşunu hangi avcı vurduysa onun yanına uğurlanırsın.
Herkes bir yolcudur yoluna kurban olduğum.
Şimdi bana burayı tapulamış bir dünyalı gösterin
Ve şimdi gösteremediklerinizle övünün.
Ben en doğruya en yanlışlardan geçerek ulaştım
Sizin bataklıklarınızdan gül bahçesine nihayet ulaştım.
Bir sebep ve bir sonuç biri dipte biri en uç
Her sorumun cevabı neredeyse korkunç
Ayaklarına kapandığım halim ilginç
Kabuğumdan taşırmak istemediğim içimdeki utanç!




Dayan bu badireler de geçici bak inan
Uzatma git beni unut dedi hatıram
Bak haline yerle bir oldun oyun değil yaşam
Ne seyrine ne keyfine ve de rengine kan.

ÇANTADA KEKLİK

Esen rüzgar uçan kuşlar
Getirdiler kara haberi
Elin diline dolamışsın beni
Çok ayıp

Sana olan sevgimi hafife alıp da kendini
Üstün tutmuşsun öyle mi çok ayıp
Eş dost diyor ki gıyabında
Atıp tutuyor sağda solda

O her emrime amadedir diyormuşsun ona buna
Daha neler amanın daha neler amma da yaptın
Sen beni çantada keklik farzedip aldandın
Daha neler daha daha neler ammada abarttın

Ben elimi sallasam ellisi güzelim
Kala kala sana mı kaldım

Sözüne yeminine ihanet edip nasıl da kıyabildin bize
Seni adam gibi adam sanmıştım çok yazık
Sana kapılarını kalbimin sonuna kadar açıp

Baş köşede yerini ayırmıştım çok yazık
Eş dost diyorki gıyabında
Atıp tutuyor sağda solda
O her emrime amadedir diyormuşsun ona buna

Daha neler amanın daha neler ammada yaptın
Sen beni çantada keklik farzedip aldandın
Daha neler daha daha neler amma da abarttın

Ben elimi sallasam ellisi güzelim
Kala kala sanamı kaldım..

1 Kasım 2009 Pazar

offffffffffffffffffffffffffff


Gecenin bir yarısını geçmiş saatler ve ben öylesine takılıyorum hayata ve sana. Hiç bir beklentim kalmadı artık ne senden ne hayattan öylesine bomboş ruhum gecenin geç bir saatindeki ıssız sokaklar gibi.Böylesi daha rahat biliyorum ne gerginlik var ne stres beklenti yok çünkü ,tabi yaşamaksa bu.Uzun sözlere gerek yok cümleler kurmak için düşünmeyede .Bunlar beklentinin olduğu yerlerde kaldı ve ben o yerlerden gideli çok oldu.

15 Ekim 2009 Perşembe

ATAM


RUHUM YORGUN BU SIRALAR


BEN BÖYLEYİM...


BUDA YANLIZLIĞIN BAŞKA ADI



OTURDUM BİR AĞAÇ DİBİNE SESİMİ DUYACAK BİR DOST BEKLERİM....

Buda Öylesine


DAHA ÖTESİMİ VAR


YAR
tedirginim, ve cok yorgun kacip kurtulmam lazim buralardan yar bana sirt cevirmis hasretler yuzu donmus kacip kurtulmam lazim istanbul'dan sevsen bu kadar sessiz kalir miydin yar her zoru gogusleyip yanimda kalmaz miydin yar yar, ask kolay degil bir gun anlarsin yar sana yar dedim soyle bundan daha otesi mi var bir turlu aklim almiyor o sebepsiz o suskun gidisini hani biseyler soyleseydin belki bu kadar acimazdi kalbim sevsen bu kadar sessiz kalir miydin yar her zoru gogusleyip yanimda kalmaz miydin yar ask kolay degil bir gun anlarsin yar sana yar dedim, soyle bundan daha otesi mi var














14 Ekim 2009 Çarşamba

Konuşmak Kolay mı...

Söylediklerimden çok Sustuklarımda saklıyım..Ve Gözlerinde gizliyim..Beni anlamak için konuştuklarımdan Çok Sustuklarıma Cevap verin..Aklım sukutu Sever benim..Çünkü çok ağır ödeştik hayatla..ßen Sonu ölüm olan yerlerden geçtim Uç Noktalar koymaz bana.. Alışma bana;Ne yapacağım belli olmaz,bugun varım yarın birden yok olurum.. dokunma bana;Kapanmamış yaralarla doluyum,Canımı acıtma bir Yarada sen Açma.. Sevme ßeNi;Yoğun duygularımda kaybolursun..Tutuştururum... İsteme beni;yasaklarla boğuşursun,,engellerle doluyum... Çözmeye çalışma sakın;Seninle karışır iyice kördüğüm olurum... Anlama beni;Ben kendimi anlarım böyle mutluyum.. Aşkı yaşatmamı isteme asla.....; ßeN aşka yıllardır inanmıyorum.. >>> Güveniyorsan Kendine...<<< İnandır beni aşkın varlığına,,sonunda öyle ßir aşk yaşatırım ki, Vazgeçemezsin...Tutkun olurum... Ya bir dizeyi ararsınız ya da bir melodiyi bazen. İşte o bazenlerle doldurduğum anların toplamı. Neyi aradığımı bilmediğim anların toplamı... Aradıklarımı bulduğumda "buldum mu cidden" dediğim şaşkınlıklarımın. Yalpalayan zihnimin... yorgun yüreğimin susarak ağladığı zamanlar.. söylesem tesirinin olmadığı, sussam gönümün razı gelmediği anlar.. işte bu anlar sizlerle dostlar.. gönül dostlarıma.. ßenim İcin Yaşam bitti gelecekse gelsin ölüm..........

Alıntı

Yorumsuz

Aklım sükutu sever benim...!!!...harfler dokuyamaz imiş bu derin halin adını...
ben soluklarımı rengi solmuş bir sokağın bir viran hanesinde almaya razı olurum dostum, ben viranede hazine aramaya talibim..hani der ya bir aşk ehli “hazineler, viranelerde saklıdır“* diye...
ben bir’i aradığım sokakta kaybolmuşluk şaşkınlığında dolaşmaya razıyım;aradığım bulur elbet beni..aratan buldurur elbet kendini...ben sîmamda bir buruk tebessümü ağırlayıp, kahkahalara mezar kazmayı diliyorum her “sevda“ sözü dile dolandığında...her dil aşk’a tarifler yaptığında aşk’ı özlüyorum ben..yakştıramıyorum bu hallari aşk’a..
dostum, bize kimler anlatacak o ulvî hâli; anlatabilecekler mi bir gün?
aşk aranır mı; aşk aratır mı; aşk aramak mı...dostum, yaşarsak eğer “bir“ hatrına ölüverenlerin hallerinden bir nebze, bilebilir miyiz ki bunun aşk’tan olduğunu...bilmeli miyiz ki? yaşanan her halin adı var mı lügatlerde?
dostum, aramalı mı; yoksa yaşadığını aradıkların mı bilmeli?
dostum ben bilemem; ben anlayamam...ben neyi, nasıl arayacağımı da bilemem...dizimi dizine dayayayım da susayım; halin adını sormam;yeter ki yaşayayım....
..alıntı...

Oylesine Takılıyorum

Arada insan içindekileri bir yere dökmek ister ya o yer şimdi burası neden olmasın.Vakit yoksa zaman ayırmaya bir bahane bulunamazmı.